Monday, September 6, 2010

Martı ve İnsan

Şu bir gerçektir ki, insan varoluşundan beri uçmak ister... 

Bunun için kanatlar tasarlamıştır, balonlar yapmıştır, daha sonra uçakları, helikopterleri...

Kanatları olsun istemiştir, havalanmak....

Kuşlar gibi özgür olmak istemiştir, uçmak.

Ama kimse kuşlara gerçekten özgür olup olmadıklarını hiç sormamıştır.

Belki de bir martıya göre en büyük hayal insan olmaktır.

Ben boş zamanlarımda evimdeki camımdan uzun uzun martıları izlerim. Uçmalarını,  kanatlarının yapısını, kaslarını nasıl kullandıklarını... İyi bir martı gözlemcisi sayılırım.

İyi bir gözlemciyim, çünkü sadece izliyorum.

Ne için havalandıklarını, neye göre bir grup oluşturduklarını veya ne zaman dinlendiklerini bilmiyorum. Sadece izliyorum.

Ben ki çocukluktan beri uçma hayali kurmamış bir insanım. Bu süreçte martı incelerken ve acıklı acıklı 'Bu kuşların neresi bu kadar özenilecek kadar özgür? diye düşünürken... Başka bir şeyi keşfettim.

Ve bunu martılara söylemedim.

Bu da insanın özünde uçabildiği gerçeğiydi... Üstelik bunu martılara bakarken keşfetmek de tuhaf bir duyguydu...

İnsan uçabilirdi. Ve ancak bunu martılar gibi kanatlarını kullanarak değil, onu ayağından yere bağlayan ağırlıkları atarak yapabilirdi. Hani şu daltonların ayağına bağlı olan demir gülleler gibi... Gülleyi atmaktı mesele...

İnsanın aslında uçucu bir tür olduğunu, ve modern tabiriyle ‘yükselmek’ ya da spritüel anlamda ilerlemek dediğinin aslında uçmayı da içeren bir süreç olduğunu ve zamanı geldiğinde, uçmak için kuşlar kadar efor kaydetmeye bile gerek olmadığını martılar bozulmasın diye onlara söylemedim.

Bizi Dünya’ya bağlayan ağırlıklarımız, acılarımız, korkularımız, önyargılarımızdı bizi yerde tutan; Oysa ki özünde uçuyordu herkes...

İnsan hafifledikçe uçabilirdi... Ve bunu söylerken, gerçekten havalanmaktan bahsediyor olabilirim... 

Evet... Uçan memeliler; yarasalar, 'hostesler' ve gelecekte insanlığın tümü olabilirdi.  

Topuklu ayakkabılarının yerde çıkardığı tok sesi seven bir birey olarak, hala uçma meraklısı olmasam da siz siz olun bunu martılara söylemeyin.

Ben de söylemeyeceğim. 

No comments: