Tuesday, April 17, 2007

Şu Kadarcık İlişki


Geçen hafta bir arkadaşım nişanlanmış, bir diğer arkadaşım evlenmiş, diğerinin haftaya telli duvaklı gelin olacağından televizyondaki reklam kampanyası algımda seçilerek gözüme takıldı.

Reklam kampanyası ‘Şu kadarcık Atasay Reklamı’.Yıldızı ise Şebnem Dönmez. Kendi tabiriyle ‘touchable celebrity’.Reklamda sayın Dönmez’in tek taşımı kendim aldım, kendi başıma kendim taktım isimli soft feminizm şarkısı dalgasından bihaber, tek taş delisi olmuş bir genç gelin adayı olarak görmekteyiz.Çıldırmış kız, reklamda görünen hali vakti yerinde olan gençle bir akşam elinde çiçekle dolaşmaktadır.Beni ne kadar seviyorsun sorusunu sözde kıvrak zekasıyla ‘Her şeyden çok dünyalar kadar!’ klişesi sayesinde atlatan genç adam hiç ummadığı anda hapı yutar.Bu da tek taşçı genç kızın parmağının ucunu genç çocuğun gözüne sokarak ‘Şu kadarcık sevsen yeterdi!’ demesi ile gerçekleşir.Çocuk, ‘Niye o kadarcık, o kadarcık sevsem de yetiyormuş muymuş, boşuna mı çok sevmişiz?’ Bu kızlara ne oluyor?’ Bakışlarını gözünden geçirerek yolda tek başına kalır, arkasına döner ve ‘ınınınıın ınnnnn’ Atasay dükkanı ile karşılaşır.Fakat damat adayı gencimiz bu tip muhtemel arsızlıklar mı, zeka yoksunluğundan mıdır bilinmez mesajı anlamadan yoluna devam eder.

Kampanyanın devam reklamında genç çocuğu bir restoranda görürüz.Çocuk belli ki evlenme teklifi yapacaktır.Garsonu ayarlar, önceden provasını yapar..Sinir, stress, çıldırmış kız ile restorana gelir.Burada çocuğun hali vakti yerinde olma tezi iyice güçlenir.Bu çocuğun iş güç sahibi olan efendi ve safçana biraz da salakçana olduğu fikri de pekişir.Çünkü çocuk keman çaldırır, pasta getirtir, diz çöker, gül yağdırır fakat çıldırmış kıza şu kadarcık pırlanta sunmamakta diretmektedir.Kız yine kendince sabır göstererek bana şu kadarcık sevgi göstersen yeterdi der.Çocuğun yerinde olsam ayarladığım kemana ölüm marşı çaldırmaya başlayarak, pastayı suratına ‘al sana şu kadarcık!’ anlamında fırlatabilirim.Belli, işim gücüm var, evlenme teklifi yapacağım diye gerilmişim her fırsatta şu kadarcıklayan bir kızla flört etmekteyim.Nereye kadar sabredebilirim.Çekip giderim.Kendimi çıldırmış kız yerine koyunca da fikirlerim aksi yönde gelişiyor, kızın istediği şu kadarcık pırlanta, konu komşuya gösterecek, karat karat ölçecek.Özeniyor yavrucak.İki reklamdır anlamıyorsun veya anlamamazlığa geliyorsun.Alsana çocuğum kızın tek taşını.Caklatıp, cıklatıyorsun..Bence ya sinsi çocuk kızın sabrını deniyor, ya da çok mütevazı sanıyor.Öylesine bir kampanya ki yaz yaz bitmiyor.Gerildikçe, geriliyorum.

İşin acı tarafı reklama bakarak, briefinin Atasay’ın bilmem kaç taksitle tek taş satışına başlamış olduğunu anlamamız.Bu da demek oluyor ki Atasay orta halli vatandaşa yüzük satacak.O zaman niye restoranlarda provalar yapan çocukları gösteriyor, garip değil mi? Bu çocuk niye taksitle yüzük alsın? Kaldı ki taksitli taksitsiz almıyor.Film izlememiş falan filan.Başka bir dünyanın damat adayı.Onu bıraktım, bu kız şu kadarcık şeyin aslında pahalı olduğunu bilmiyor mu? Ne diye sinir sinir gülerek beni şu kadarcık deyip duruyor.Hiçbir şey anlamış değilim.Anca fikir yürütüyorum.Fakat durumun son derece pespaye olduğuna karar verdim.Bu sayede Atasay’ın satışlarının arttığını söyleyen yetkililerden de çıkardığım sonuç; ilişkisinde herkesin ‘ne çıkarsa bahtıma’dan çıkıp beni ‘şu kadarcık sevsenlere’ başladığı, çirkin.

Kıssadan hisse şu kadarcık sevsen kampanyası herkesin hoşuna gitmiş olacak ki satışlar arttı. Geçen yaz tek taşımı kendim aldım diye şarkı söyleyen kızlar şimdi nerede anlamadım. Nerede kaldı kadın hakları vıdı bıdı.Kaldı yine herkes şu kadarcığa..Kızmıyor değilim.Reklamı da şu kadarcık sevmedim.Haydi dağılalım.

1 comment:

Anonymous said...

Ben de bu reklamdan bir tek ben bu kadar tiksiniyorum diye korkmaya başlamıştım:)

Feyda