Monday, April 23, 2007

Yeni Moda Hayırlı Olsun; Milenyum Mitingleri

Son birkaç aydır yurdum genci mitinge doymaz oldu.O miting senin bu miting benim dolaşmakta.Meşhur arkadaşlık sitelerinin forumlarında eskiden ‘Hafta sonu konserleri, terk edilme, aşık olma, cici kızlar, serseri erkekler…’ başlıkları açılırken şimdi yanı sıra ‘Pazar günkü mitinge gidenler, mitingi destekleyenler, cumartesi mitinginde ezilenler, sessiz kalıp köstekleyenler’ mevcut.

Miting furyasının bir ferdi olarak konuya bölünüyoruz, bizi birbirimize düşürüyorlar, kutuplaştırıyorlar gibi bir düşünce açısı ile baktığım kadar biraz da fark edilmeyen bir tarafı olduğunu düşünerek yaklaşıyorum.

Mitinge gitmek artık eskisi kadar ürkütücü değil, aksine adeta bir sosyalleşme, bütünleşme, bir bayram durumu. Toplum olarak yıllar sonra bu sefer daha coşkulu, daha yaratıcı mitinglere imza atıyoruz.Bunlar güzel gelişmeler.Fakat, işin acı tarafı bu durumun içinin hızla boşalmakta olduğu.Örneğin, Sevgili sitedaşım, Yicit geçenlerde bir popçu veya mankenin hobi dakikalarını sivil toplum kuruluşlarının yürüyüşlerine katılarak doldurduğunu duymuş.Bunun üzerine zaten bu akım ile ilgili kafa patlatmakta olan ben kesin yargıma da yakınlaşmış bulundum.

Bu da Miting ve Moda kavramı.

Toplum olarak eğlenmeyi sevsek, her fırsatı istem dışı bir şekilde göbek atmaya çevirsek de benim korkum ‘miting’ kavramının bir modaya dönüşerek bir şekilde sarpa saracak olması.Mitinglerin, demokratik hakları savunmak için doğal bir yöntem olduğu gerçeği herkesin belleğine tekrar yerleşmesi ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyor. İşin şimdiki durumu güzel.Herkes koltuğundan kalkıyor, seksen sonrası apolitize olmuş gençlik tekrar politikaya giriyor.Orada burada piyasa yapacağına, gidiyor mitingine piyasasını yapıyor hem derdini anlatıyor, hem de 'Biliyor musunuz ben şu mitinge gittim!' diyerek havasını atıyor.Olumlu bir gelişme.Fakat modayı biliriz, azıcık durur sonra değişir.Bir diğer deyişle 'politika'yı hayatımızdan çıkardıktan sonra boşluğunu tüketimle doldurduk.Bu da bizi tüketim canavarları haline dönüştürdü. Bu nedenle de mitinglere de tüketmek üzerine yaklaşıyor olabiliriz.Bu da ya mitinglerin modası geçerse diye de düşündürtüyor insanı.Ya bir süre sonra mesaj iletilen kişi ‘Zaten bunlara toplanmak için bahane lazım!’derse.Kendimizi bu sefer nasıl ifade edeceğiz? Bunu da düşünmemiz lazım.

Bu hafta sonu cumartesi Kyoto mitinginin yanı sıra, pazar günü de Çağlayan’da, Tandoğan mitinginin İstanbul ayağı gerçekleştirilecek.Kısacası, iki gün üst üste miting yapılacak ve işin ilginç tarafı iki mitinge de hemen hemen aynı kitleler katılacaklar.Bu insanlar yorulacak, bir mitinge katılacak olanın haliyle bir diğerine katılacak hali kalmayacak, mitinglerin topladığı kişi sayısında bu nedenle bir düşüş yaşanacak.Sürekli mitinge katılanlar, arada bir miting yapmanın verdiği coşku, birikmişlik ve enerjisiyle sarılmayacak belki de bu defa. Ama olsun en azından kimse susmayacak.Kimse fısıltılarla konuşmayacak.

Bakış açımın bir tarafına göre güzel günler gelecek, tartıştıkça konuştukça.Diğer bir bakış açım biraz karamsar, biraz karışık.

No comments: