Tuesday, January 9, 2007

Cerrahım, Beni Baştan Yarat!

Son yıllarda artan güzellik takıntısı, gelişen teknoloji, toplum değişimi ile birleşerek voltranı oluşturdu.Kişinin, estetik yaptırmasına kesinlikle karşı olmamakla beraber yine aynı zamanda dozunda bırakamayıp ağzını, gözünü kapatamaması haline, halihazırda varolan soğukkanlılıkla yaklaşamıyorum.

Estetik, uyuşturucu kadar etkili.Bir şekilde yakalananın bırakması imkansız. Bunun nedenlerini yine teknolojiye, faninin ölümsüzlük arayışına, yaşlılığın, çirkinliğin hatta şişmanlığın artık bir hastalık olarak kabul edilişine bağlayabiliriz.

Ben ise estetikte son nokta olan bir ecnebi programından bahsedeceğim.Önce dünyaca ünlü bir müzik kanalında bir ünlüye benzemek için düzinelerce operasyon geçiren genç ergenleri izledim.Bir taraftan bu insanların estetiğe değil, terapiye ihtiyaçları olduğunu düşünürken bir yandan da televizyon başında gereken reytingi sağlayarak, ‘Peki bu beyni erozyona uğramış gençlerin ebeveyni bu ekibi ne zaman benzetecek?’ diye düşünmeye başladım.Bu çocuklar, akılları başlarına geldiğinde suratlarının Brad Pitt’e kamyon çarpmış versiyonu olduğunu fark etmeyecekler mi? Onu o zaman düşünecekler herhalde. Şimdilik program hizmetini sunuyor, görevini yapıyor.

Yeterince şoklanmamış olacağım ki aylar sonra bir başka program ile karşılaşıyorum.Evlenmek üzere olan bir çift ayrı ayrı estetik masasına yatıyor.Saç baş, seremoni kıyafetleri, yüz ve vücut olarak tam anlamıyla başka insanlar haline geliyorlar.Bana göre damat gülünce kişneyen bir at, gelin ise pinokyo kıvamını yakalıyor. Ben tüm işlemleri dakika dakika izleyip söylensem de, onların birbirlerini tüm konukların önünde, kilisede göreceklerini öğrenince gergin bir bekleyiş içine giriyorum.Dakikalar sonra beklenen an geliyor. İki –kusura bakmasınlar- hilkat garibesi arkadaş mutlu mesut birbirlerine kavuşuyorlar.Bir aksilik çıkmıyor, son hallerini beğeniyor ve evleniyorlar.Konuklar ağlıyor, gelin ile damat ağlıyor.Açıkçası, estetiği geçiren ben olsam, bu kadar insanın ağlayıp, kendinden geçerek beni alkışlamasına bozulurdum. ‘Zamanında ne kadar çok görüntü kirliliği yapmışım, ailem ve akrabalarım bile eski görünüşümden rahatsız oluyormuş’ diye düşünüp, üzülürdüm.Bu benim.Alınganım.Onlar için hava hoş.

Estetik, kişiyi rahatsız eden kusurları törpülemek için harikulade bir yol. Fakat tamamı ile başka bir kimliğin içine girmek, başka biri olmak adına kullanılması çok ürkütücü.Bunun için kişinin estetiğe başvurması değil, kendi ile barışması gerekir.Birinin kendinden bu denli umudu kesmesini kabullenemiyorum.Suçu da hepimizde arıyorum.Yakın çağdan, imaj çağına giren bizler, insanları sürekli görünüşleri ile yargılıyoruz.Aslında bize tüm bunları yaptıranın perdenin arkasında beslenen ve hızla gelişen korkunç sektör olduğunu bilmeden. İnsanları önce şişmanlatıp sonra zayıflatıyor, kullanılan bambaşka ürünler yüzü yıpratırken bir başka ürün ile eski halimize dönmemiz için çıkış yolu sağlıyor.Bu durumda, güzellik uğrunda savaşanlar metabolizmalarını bozuyor, yaptırdıkları operasyonlarda hayatlarını kaybediyorlar.

Son olarak damatla geline geri dönecek olursak, muhtemelen yıllar sonra çocukları onlara neden benzemediklerini merak edecekler.Onlar da çocuklarının kafalarını okşayıp, önemli olanın iç güzellik olduğunu söyleyeyip ahkam kesecekler. Mutlu son diye buna derim.

No comments: