Wednesday, December 13, 2006

İmdat Beni Zorla Avrupa Birliğine Sokuyorlar!


Bana sıkça sorulan başka bir soru ‘Avrupa Birliği’ne girmek istiyor musunuz?’

Henüz sayın başbakanımız gelip fikrimi almadı ama bizim ülkece topyekun bir konu üstünde uzlaşmamız genellikle mümkün olmaz.Birleşmemiz için büyük bir felaket veya sevindirici bir haber gerekir.

Bana kalırsa bir ülkenin kurtuluşu halihazırda varolan gruba dahil oluş değil, kalkınma çözümünü kendi bulmasından geçer.Entegrasyon süreci boyunca koyulan tüm kurallar uygulanmadıkça işe yaramaz, ülkenin yaraları sarılmadıkça başkası pansuman yapmaz, kısaca varolan sorunlarla yüzleşmeyi reddettikçe başkalarının kurallarıyla yeni bir oyun yaratılmaz.

Ben Avrupa Birliğine girmek istemiyorum.

Ben istiyorum ki biz önce kendimizi, derdimizi anlatmayı öğrenelim. ‘Vazgeçtik sizden!’ diyelim.Biz, kendi başımızın çaresine daha önce baktık yine bakabiliriz diyelim.Ama asla blöf yapmayalım başımızın çaresine bakmayı öğrenelim.

Uzaktaki köye yıllardır bağlanmamış yolu yapalım, sözümüzü tutalım, hesap soralım, ısrarla cevap alalım, kendimizi kandırmayalım.Okula gidemeyen çocuğu okula gönderelim ama bunları sırf başka biri istedi diye değil, samimi olarak kendimiz istiyoruz diye yapalım.Kanunlarımızı koyalım, kanunlarımızı hatalarımızdan oluşturalım, değerlerini bilelim ki uygulayabilelim.

Bırakalım kısa hesaplar yapmayı, büyük düşünmeye alışalım.

İnsana önem verelim.Düşünceleri serbest bırakalım, herkes konuşsun.Tartışalım. Karşımızdakini nasıl susturacağımızı değil onunla nasıl uzlaşacağımızı öğrenelim.

Bunlar için bir mucize değil, azim gerektiğini anlayalım.

Sonra yine gelip kapımızı çaldıklarında askıya almanın bizim için sadece kıyafetlerimiz buruşmasın diye yaptığımız bir eylem, müzakerenin sözlü sınav demek olduğunu ve bunun liselerde kullanılan bir sistem olduğunu hatırladığımızı söyleyelim.

Milliyetçilik adına değil, bilinçli bir vatandaş olduğumuz için bunları gerçekleştirelim.

Amacımızın egomuzu okşamak değil, hayal kurmak değil, tepki vermek değil ; kendimizi yeniden keşfetmek olduğunu bilelim.

No comments: