Sunday, December 17, 2006

Anne Ben Şizofren Oldum!

Çok sevdiğiniz bir arkadaşınıza şizofren teşhisi konulsa ne olur?

Oldukça tehlikeli bir durum tabii.Arkadaşınız onun düşüncelerini kontrol ettiğiniz için sizi yaralamaya kalkabilir.Gerçeklik duygusunu kaybedebilir.'Genelde arkadaşımın bu tip bir durumda yanında olurum, ona yardım ederim, beraber bu duruma bir çözüm üretiriz' diyenleri tebrik ediyorum.Ben kaçarım, arkama bakmadan.

Bundan yıllar önce televizyondan ilk defa savaş izledik.Rengarenk ışıklar şehrin üstüne düşüyor, şehir önce aydınlanıyor sonra yine kararıyordu.Biz televizyonda savaş değil oyun izliyorduk.İçinde değil dışındaydık.Acıları değil ışıkları, yitirilen hayatları değil aydınlanan şehri görüyorduk.Savaş kavramından uzaklaştık.Savaş kötüydü ama öncesine göre sadece bir strateji oyununa dönüşmüştü. Jean Baudrillard’a göre körfez savaşı asla gerçekleşmedi.

Teknoloji hızla ilerledi.Bilgiye daha rahat ulaşabilir olduk.Cep telefonları kullanmaya başladık.Sonra öğrendik ki cep telefonu konuşmalarımız dinlenebiliyor. Google diye bir arama motoru çıktı sonralarda, motor kavramını kaybettik.Dokunulabilir bir şey olmaktan çıktı internete girdi yeni bir anlamı oldu.Google uydudan evimizi bile buldurabildi bize.İnternet denen farklı Dünya’nın oyuncuları olduk.Kablolardan içeri girdik, her ne kadar reddetsekte günümüzün belirli saatlerini oturup başka hiçbir şeye dikkat vermeden internete geçirir olduk.Başka bir şeye sadece parmaklarını hareket ettirerek saatlerce hipnotize edilmiş gibi bakan birini tanıyor muyuz?

‘Big Brother’ diye bir program çıktı. İnsanları onlar fark etmeden izleyebildik.Onlar da uyurken milyonların onları izlemesinden rahatsız olmadılar.Kabul edelim kolay ulaşılabilenler olduk ve bunu isteyerek yaptık.Eğer hafızamızı biraz yoklarsak teknoloji ile birlikte ne kadar çok şeye ulaşabildiğimizi daha iyi anlayabiliriz.Bundan kırk yıl önce bir insanın hayatı boyunca uğraşsa bulamayacağı ve öğrenemeyeceği birçok şeyi öğrendik.

Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı bir gerçek.Fakat şüpheciliği de arttırdığı kesin.

Bunun en basit örneği ise msn olmalı.Kaçımızı ‘away’ olan birinin gerçekten bilgisayar başında olup olmadığı anlayabiliyoruz? Arkadaşımız gerçek hayatımızda ‘Ben Gidiyorum!’ deyip gidebiliyor ve bunu görebiliyoruz. Ya msnde? 'Gidiyorum!' diyen biri gerçekten gidiyor mu?

Jean Baudrillard’a hak veriyorum.Biz bir simulacrum içinde yaşıyor olabiliriz.Fiziksel olarak yara almayacağımız, kimsenin bize bağırdığını duymadığımız, fişini çekerek kurtulabileceğimiz bir Dünya’da. Çıkan savaşların fotoğraflarına bakarak, internet sitelerinde gezerek, gerçekte orada olmayan ve uyuyan ama ‘online’ olan arkadaşımızla konuşmaya çalışarak.

Bizden gerçekliği yitirmemiz mi isteniyor? Kim istiyor? Kim bizi alıkoyuyor gerçeklikten? Dünya elektrikler kesilince yapılacak hiçbir şey olmayan bir yere mi dönüşüyor?

Şimdi tekrar soruyorum.

En yakın arkadaşınızın şizofren olduğunu öğrenirseniz ne yaparsınız?

Aramıza hoş geldin ?

No comments: