Friday, August 3, 2012

Misafir


Biliyor musun? Dedi.

Ben, bir avuçta yaşıyorum.

Onu tanımıyorum.. Otururken geldi, omzuma tırmanmış..

Kafamı çevirip gözümün ucuyla baktım, cılız esmer uzun saçlı küçük bir kız..

Yavaşça avcuma aldım.

Yüzüme yaklaştırdım.

'Sen de kimsin?' dedim… Umursamadı, ellerini havaya doğru açtı, el de el olsa, zarar verecek diye korkar insan…

Bağırdı.. ‘Açılınca gündüz oluyor, kapanınca gece. Arada parmaklarını içeri doğru büküyor, öyle zamanlarda oluşan çukurda zıplayıp dışarıya bakma fırsatım oluyor!’

O sırada nefes almama bile dikkat ediyordum.

Sonra iri gözlerini açıp, gözlerini bana dikti. ‘Ve komik olan ne biliyor musun, dedi. Başkasının elini tutsarsa ölürüm ben... !

Şaşkınlık içindeyim, avuçta yaşayan bir kız, omzuma kadar nasıl geldi... Güleceğim, gülemiyorum da..

Yine de kendimi tutamadım birşeyler söyleyesim geldi.

‘Öyle olmasına gerek yok!' dedim ciddiyetle... 'Başkasının elini tutmasını bırak, alkışlarsa da sonun kötü!’

Avcumun içinde yürürken birden durdu, döndü bana baktı.

'Öyle mi dersin, daha mı az acı verir?'

'Bilmem? ' dedim.. Neşesini yerini getirmek için... 'En azından ani olur!'

Sanırım moral vermekte kötüyüm ben. Arkasını dönüp oturdu. Kafasını kaşıdı.

Sonra kalkıp neşeyle zıpladı. 'Evet, alkışlarsa evet daha az acı çekerim...!'

Sanki ikinci seçenek daha müthişmiş gibi rahatladık ikimiz de... 

'İyi de..' dedim.. 'Neden bir avuç içerisinde yaşıyorsun? Ceviz kız mı.. ?’

Romanın adını da hatırlayamadığım örnekleyemedim de durumunu...

‘Bir kibrit kutusu da olur, ne bileyim.. ?’ Deyiverdim. 

'Ben bir avuçiçi kızıyım!' dedi. 'Benim yurdum yok!'

İnsan bu kadar minik birşeyi ciddiye alıp almamak konusunda kararsız kalıyor... Fakat hava sıcak, yorgunum da... Minik bir aşıkla mı uğraşacağım gece gece...?'

Hangi avuç bu? Deyiverdim.. 'Bırakayım seni evine...!'

'Onun için geldim ben de. Zaten düştüm.. Beni eve götür..!'

'İyi de dedim... Burası ev, benim evim nasıl düştün?

‘Saçlarından düştüm ben tamam mı?’ Beni eve götür.

Ağlamaya başladı...

Baştan beri anlamadığımı o an anladım.

Evi biliyorum... Avucu da...

Tutup götürdüm.. Detaylar, detaylar... Götürdüm işte evine...

Yolda benimle hiç konuşmadı...

Ben de o avucun sahibiyle konuşmadım bir daha.. 

No comments: