Thursday, September 20, 2007

'Sır' Nasıl Kullanılmalıdır?

‘Sır’ adlı kitap gündemi günlerce meşgul etti. Kitapta ‘Pozitif düşünce teknikleri’ anlatılıyor. Bundan birkaç ay önce merakla kitabı elime aldım biraz karıştırdım, daha çok yeni başlayanlar için ‘pozitif düşüncenin önemi’ anlatılıyor. Fakat biraz yüzeysel bir anlatım tarzıyla. İlgileneler için güzel bir başlangıç fakat yapabileceklerimizin farkına varmak anlamında okyanusta küçük bir damla sadece. Bu nedenle fazlasıyla tabiri caizce ‘commercial’ bulup kapattım.’Secret’ i de unuttum gitti.Tam bu ‘sır’ konusunu kapattım sanırken şans eseri dvdsine denk geldim ve bu sayede insanların pozitif düşünceyi kullanacakları zaman neyi, nasıl, ne şekilde, kullanacaklarını da görmüş oldum. İnsan zekasının pozitif düşünceyi kullanış biçimi gerçekten ibret verici.

Bir klasiktir.Amerikalılar belgesel çekerken veya birilerini ikna etmek için çabalarken mutlaka anlatacakları şeyin faydasını görmüş birilerini vıdı bıdı konuştururlar. Özellikle satacakları bir egzersiz aletiyse karnı baklava - revani genç bir delikanlı, yanına da ondan kat kat kısa, kas yığınına dönmüş at suratlı bir kızı iliştiriverirler. (Allah’ın yarattığı değil bunlar kendileri kaşınmışlar bu nedenle dalga geçmek serbesttir) Bu yapmacık gençler bir yandan zamanında şişman olan sonradan doğru yolu bulduğuna inanan bir takım fit insanlarla konuşurken bir yandan da ex-şişmanların , ekrana öncesi sonrasını getirirler. Son zamanlarda rastladığım bu tip öncesi sonrası resimler de ‘karnını içeri çekmiş - çekmemiş’ resimleridir ex-şişmanların. Kanımca prodüksiyon şişmanın, zayıflamasını bekleyeceğine beş dakikada çekip montaj yapmıştır. Zamanında şişman olan da reklamdan para alacağım, komşuya hala kızına hava atacağım diye anlatır da anlatır. ‘Ay şöyle faydalandım, bakın böyle oldum, böyleydim, buna dönüştüm, günde sadece beş buçuk dakikada hayatım kurtuldu!’ tadında açıklamalar yapar. Uzatmayalım bu dvd’de de kitabın faydalarını görmüş kişiler sazı ellerine almışlardır.Önce pozitif düşüncenin faydasını gören bir adam konuşmaya başlar. ‘Park yerinde park etmek istediğim yer hep dolu oluyordu ve bu nedenle hep başka yere park etmek zorunda kalıyordum. Bir gün ‘secret’i okudum ve inanır mısınız ondan sonra hayatım değişti istediğim park yerini hep boş buldum!’ Şimdi benim güzel, eureka kılıklı kardeşim senin pozitif düşünce tekniğinden anladığın bu mu? Tamam Amerikalısın rahatsın, sıkıntın yok. Bu mu yani şu güzel hayatta dert ettiğin? Hadi onu bırak yüce Allah’ım sana hiç mi akıl vermedi? Madem bu tekniği öğrendin, daha güzel şeyler için kullansana ne diye abuk subuk şeylere sevinip bir de utanmadan anlatıyorsun derken içimden içimden, sinirim geçmeden bir başkası bir başka mutluluk anını anlatmaya başlıyor.Bu arkadaşın da borçları varmış, kitabı okumuş ve posta kutusuna sürekli çek gelmeye başlamış. Tamam doğru olabilir.Ama ya sen güzel kardeşim? Bu paralar kimden çıkıyor hiç mi vicdanın yok? Madem hepimiz pozitif düşüneceğiz, iyilik ve kardeşlik içinde yaşayacağız. Kimden geliyor o çekler? Kim para kaybediyor mütemadiyen bunu hiç düşünüyor musun? Yok. Hayal etmiş da parası olmuş da. Daha insani şeyler için kullanmak yok. Savaşlar bitsin, küresel ısınma dursun diye kullanan yok. Maşallah. Erkek arkadaş hayal ettim oldu, kahvem bu sefer istediğim gibi gelsin dedim oldu. Bu felsefe tüketim felsefesi değil ki ey amerikan insanı. Bu felsefe sonsuz sevgi verme ve karşılık beklememe felsefesi. Egoların yok olması gerektiğini savunan, herkesin özel olduğunu savunan, içimizdeki saflığı anlatan bir düşünce tekniği. Mercedes’im olsun diye kullanılmaz ki.

Demek isteyeceğim, bizim Dünya insanın daha çok işi var. Enerjinin gideceği yönü bile şaşırtır bu fani tüketim milleti. Ne yazık ki her şey gibi spritüel tüm kavramları da bencilce, birer tüketim malı olarak görüyoruz. Açgözlülüğümüzü doyurmak adına kullanıp atıyoruz. Diyeceğim kitabı okuyanlara ve gerçekten bu işlerle ilgilenenlere; Enerjimizi dünya ve gelecek için kullanmamız gerek.Nasıl olsa bize geri dönecektir. Karma yani. Ne ekersen onu biçersin. Zor ama başarılabilinir.İnanana, inanmayana da saygım var. Yeter ki tüketmeyelim, üretelim.

3 comments:

Anonymous said...

İlk olarak kitabı okumaya yeni başlamış biri olarak kitaptan beklentim çok benim :) mesela bol sıfırlı çekler istemekteyim sonra bi araba sonra o araba için bir park yeri ama kitaba göre bunların gökten yağması lazım yani çok çok çok istemek lazım insan çok istediği bişiye kavuşmak için ne yapması lazımki çünkü istekler hep maddi şeyler sokakta yürürken yerde bol sıfırlı çek bulma ihtimali türkiyenin avrupa birliğine girme ihtimali kadar olsa gerek o zaman bunuda bu sır kitabından istemek lazım bakalım olucak mı :)))

Merve said...

ahaha kafanızı karışık gördüm sizin ben.. :P

kelime said...

Merhaba,
Sır dvdsinin satış teknikleri insanı gerçekten de soğutuyor. Ancak olayın temelinde insanın kendi gerçekliğini yarattığı iddası var. Başımıza gelen şeylerin tamamının tesadüf olmadığı, şu ya da bu şekilde bizim tercihlerimiz sonucu oluştuğu iddası var.

Sırdan ziyade, çekim yasası hakkında okumanızı öneririm.

Bu arada çekim yasası pozitif düşünce teorisi değil aslında. Zihninizin yansımasını gerçeklik olarak görüyorsunuz diyor. Bu size pozitif geliyorsa öyledir, negatifse yine öyledir.

Selamlar, sevgiler.
ilbilge.